Bir Gezinin Ardından
Dünya küçük derdi atalarımız. Ancak bu söylenen atasözüne inanmamıza rağmen bunun bir gün nasıl gerçeğe dönüşeceğini hep merak edip durmuşumdur. Yaşadığımız çağa iletişim çağı diyoruz. Bugün dünyanın neresinde olursa olsun pek çok insan birbirleri ile el sıkışmasalar, bir bardak çayı ya da aynı ortamı paylaşmasalar bile artık dost olabiliyorlar. Güncel, ekonomik, sosyal vb. konular üzerlerinde fikirler üretip ürettikleri bu fikirler üzerinde tartışabiliyorlar. Her ne kadar nostaljik anlamda pek çok geleneklerimizi bizlere unutturmuş olsa bile sanal alemin güzel yanlarından biri de bu olsa gerek. Benimde yerli ya da yabancı pek çok kişi ile benzer dostluklarım olmuştur. Bu insanlarla olan dostluklarım hâlâ da devam etmektedir. Bunlara verebileceğim en güzel örneklerden biri Timur Şahin' dir. Uzun yıllardan beri tanışmamıza, ortak Gümüşhane özlemlerimizi paylaşmamıza rağmen henüz el sıkışıp tokalaşmak nasip olmamıştır.
Güzel memleketimizin en az onun kadar güzel olan pek çok insanı bir dilim ekmek, bir kaşık rızık uğruna zorunlu olarak gurbet kuşu olmuşlardır. Bunlardan kimi batıya, kimisi doğuya kimisi de kıtalar ötesinde rızıklarını hep arayıp durmuşlardır. Bende gurbette rızkını arayan biri olarak bu hemşerilerimle iletişimlerimi sürdürmüşümdür. Başta da söyledim ya "Dünya küçük" işte kıtalar ötesindeki bu hemşerilerimizden biri ile tanışma, bir masada bir bardak da olsa sıcak bir Türk çayını yudumlama mutluluğuna eriştim.
Bu yıl sömestr tatilimi Almanya' da doktora öğrenimine devam etmekte olan oğlumun yanında geçirmeye karar verdim. Almanya aslında benim pek de yabancısı olmadığım ve daha önce defalarca ziyaret ettiğim bir ülkeydi. Ancak buna rağmen kuzeyinde kalan Berlin ve Hamburg gibi görmediğim iki önemli şehir vardı. Bu kez yapacağım ilk şey öncelikle bu iki şehri ziyaret etmek olacaktı. 1991 yılında Adana Teknik Lisesi' nden mezun olan öğrencim Sefer Kalaycı Hamburg' da yaşamaktaydı. Almanya' ya sık sık gittiğimi bildiği için her seferinde yanına uğramadığım için bana sürekli sitemde bulunuyordu. Bu kez ilk olarak onu ziyaret edecektim. Nitekim öyle de oldu. Hamburg' daki çalışmalarını ve de başarılara imza atan firmasını gördükten sonra iyi ki öğretmen olmuşum diye kendimle gurur duydum. Hani ülkemizde işe yaramaz diye değer verilmeyen insanlarımızın Avrupa' dak başarılarını gördüğümde bu insanlara fazlasıyla ülkemizde haksızlık yapıldığını düşünmeden de edemiyorum.
Almanya dışında Hollanda' ya da bir gezi yapmayı planlamıştım. Çünkü dünyada suyla barışık olarak yaşamayı başarmış, bu alanda mühendislik harikası sayılabilecek çözümler üretmiş olan bu ülkeyi gerçekten merak ediyordum. Ancak ziyaretim esnasında Hollanda' da yaşamakta olan hemşerimiz eğitimci Bekir Cebeci ile de tanışmayı da hep düşünüyordum. Kendisini tanımıyordum. Ancak Kuşakkaya gazetesindeki yazılarımdan dolayı benim web sayfama girmiş çalışmalarımı incelemiş ve bunun sonucunda bana göndermiş olduğu tebrik yazıları sayesinde tanışmıştım. Internet aracılığıyla da birkaç kez mailleşmiştim. Yazımın başlangıcında da vurguladığım gibi kendisiyle bir ortamda buluşma olanağım olmamıştı. Kısa bir süre önce internete düşen bir haberde "Avrupa' da ilk kez bir Türk parti genel başkanlığına seçildi" deniliyordu. Haberin detaylarını okuduğumda bu kişinin Hollanda' da yaşayan hemşerimiz Bekir Cebeci' nin olduğunu öğrendim. İnsanın böyle bir haberden dolayı gurur duymaması mümkün mü? Bu haber benim kendisiyle yapmayı planladığım görüşme isteğimi daha da öncelikli hale getirmişti.
Roterdam' a ulaştığımızda kendisiyle yaptığım telefon görüşmesi sonunda kaldığımız otele kadar geldi. Daha sonra Türkiye Roterdam konsolosluğu karşısında bulunan bir Türk restoranında yemek yedik özlemini çektiğimiz sıcak Türk çayını yudumladık. Kısa sayılabilecek sohbetimiz esnasında kendisini yakından tanıma fırsatını buldum. Hollanda' da ya geliş şekli, çektiği sıkıntı ve zorlukları, verdiği mücadeleleri dinlediğimde bir hemşerim olarak kendisi ile daha fazla gurur duymaya başladım. Gerçekten Bekir bey yurtdışında verdiği mücadele ve örnek çalışmaları ile bulundukları ülke sınırları içerisindeki örnek şahsiyetlerden birisi olmuştur. Kendileri Mart ayı başında yapılacak olan yerel seçim faaliyetlerinin yoğun temposu içerisinde oldukları için oldukça yoğun programları bulunmaktaydı. Tüm bu yoğunluğa rağmen bizlere ayırmış olduğu kısa ancak bir o kadarda anlamlı zaman için ne kadar mutlu olduğumuzu bilmem vurgulamaya gerek var mı? İnsanın memleketinden kilometrelerce uzakta, eğitim, çalışma ve siyasi hayatta böylesine başarılara imza atmış bir hemşerisiyle birlikte olması tadılabilecek mutlulukların en güzeli olsa gerek. Aslında yurtdışında başarılı çalışmalarda bulunmuş tıpkı Bekir bey gibi daha pek çok hemşerimizin olduğuna inanıyorum.