İnsan Yaşamında Çalışma
Çalışma, insan yaşamının önemli bir bölümünü kapsar. Çoğunlukla bu süreç yetişkinlik döneminin temel gelişimsel görevlerinden biri olarak kabul edilir. Ayrıca çalışma, kişinin bedensel veya zihinsel olarak herhangi bir yönde emek vermesi ve bundan ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel rolleri açısından doyum sağlaması durumudur.
Yetişkinlik dönemi ile birlikte, birey iş ve meslek yaşamına adım atar. Bu süreç, yaşam süresinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu sürecin başlamasıyla uzun yıllar süren ve emeklilik süreciyle noktalanan çalışma yaşamına girilmiş olur. Bundan böyle birey, yaşamının önemli bir bölümünü kapsayacak "çalışma yaşamında" yer alacaktır.
Çalışma yaşamı insan yaşamında önemli bir yere sahiptir. Çünkü insan yaşamının yaklaşık üçte biri çalışarak geçer ve bu faaliyetle birey, hayatının devamlılığını sağlar. Çalışma ile, birey sadece maddi kazanç (ekonomik anlamda gelir) elde etmekle kalmaz, bir yandan da yaptığı işten mutluluk elde etmesi, başarı kazanması ve tatmin olması gibi unsurlarla manevi kazanımlar elde eder. Yapılan araştırmalara göre insanların uyku dışındaki vakitlerinin (günün yaklaşık %70'i) işleriyle uğraşarak geçirdikleri sonucu ortaya çıktığı dikkate alınırsa, işin bireyin yaşam bütününde olumlu ya da olumsuz etki etme gücü ortaya çıkacaktır. Şayet, çalışma bireyin yaşamında önemli bir parçaysa hayal kırıklıkları veya iş yaşamındaki olumsuzluklar, bireyin psikolojisini önemli düzeyde etkileyebilmektedir.
İnsan için çalışma, sağladığı ekonomik olanaklar dışında, toplumla birleşip bütünleşmek, toplumda yer ve rol sahibi olmak, saygınlık kazanmak için gerekli olan temel toplumsal kurumların başında gelir. Çalışma mekânı bireyin, isteyerek ya da istemeyerek içinde bulunmak zorunda kaldığı bir sosyal alandır. Çalışma yaşamının anlamı üzerindeki düşüncelerde uzun yıllar çalışmanın ekonomik ve toplumsal işlevleri üzerinde durulmuştur. Oysa iş ve işyeri, aynı zamanda sosyo-psişik ihtiyaçlara cevap veren, kişiliğin gelişmesine katkı sağlayan önemli bir merkez rolündedir. Dolayısıyla, çalışma insan yaşamında çok önemli bir yere sahiptir.
İnsanlar içinde yer aldığı çalışma ortamlarıyla geleceği organize ederler, diğer insanlarla ilişkiye geçerler, gruplar arası etkileşimi sağlarlar ve geniş bir sosyal çevre inşa ederler. Çalışma insan yaşamında birçok safhayı etkilemektedir. Bu özelliği çalışmayı tüm toplumlarda temel ilgi odağı haline getirmektedir. Çalışma ilişkileri aynı zamanda tüm sosyal etkileşimleri etkilemektedir. İşyeri kimi zaman bir el sanatları ustasının tezgâhta çalıştığı mekân olabilir, kimi zaman sabanla tarla süren çiftçinin tarlası ya da bir fabrika... Ancak neresi olursa olsun sonuç olarak bireyin kendisini çok önemli olarak gördüğü bir merkezi yaşam alanıdır.
Çalışma yaşamında başarı ve güdülenmenin, dolayısıyla bireysel verimliliğin en önemli koşullarından birisi, çalışan insanın işine, çalışma yaşamına bakışı ve değerler sistemi içinde ona verdiği önemdir. Çalışanlar, eğer anlamlı bir çalışma beklentisinde olmazlar ise, toplum içinde yabancılaşmaya giden yolu izlerler. Bu noktada çalışmanın belirli bir beklenti ve amaç çerçevesinde gerçekleştiriliyor olması, çalışmaya anlam kazandırmaktadır. Böylece "İnsanlar niçin çalışırlar?" ya da "İnsanları çalışmaya yönelten unsurlar nelerdir? sorularına cevap bulmak hem kolay hem de önemli olmaktadır.
İnsan İçin Çalışmanın Amacı
İnsan niçin iş sahibi olmak ister? Bu sorunun yanıtı şunlar olabilir; bazıları hayatını kazanmak, ekonomik kazanımlar elde etmek, statü için, bazıları da bir şey yapabilmenin getireceği güveni elde etmek içindir. Bir düşünüre göre de insanlar kendilerini sosyal bir bütün olarak görüp, hüviyetlerini ancak işlerinde kazanabildikleri için iş sahibi olmaya çalışırlar.
Aslında birey açısından çalışmanın birincil amacı daha önce de belirtildiği üzere ekonomik temellidir. Yani çalışma bazıları için yaşamanın başlı başına amacı olabilmektedir. Ancak bu temel amaç etrafında bireyi çalışmaya yönelten birçok nedeni ortaya koymak mümkündür.
Bu nedenler, araçsallık, sosyal olgu, kendini gerçekleştirmedir.
Araçsallık Yaklaşımı: Bu yaklaşıma göre birey çalışmayı, kendisi için fayda elde edeceği, özellikle ücret, maaş vb. dışsal ödül olarak görür. Diğer bir ifade ile çalışmanın bireyin yaşamında bir takım gereksinimlerini karşılamasına yardımcı olan bir araç olduğu görülmektedir. İnsanlar, bir takım temel gereksinimlere ihtiyaç duyarlar, örneğin barınma için ev, yaşamak için yiyecek ve içecek gibi. Bu ihtiyaçların temini için gerekli olan ekonomik koşulları birey, çalışma yoluyla sağlayabilecektir. Bu yönüyle çalışmanın birey için bir araç olma özelliği görülmektedir.
Sosyal Olgu Yaklaşımı; Çalışmanın birey açısından, sosyal kabul gören bir davranış diğer bir ifade ile sosyal kontrat özelliği taşıdığı görülmektedir.
Kendini Gerçekleştirme Yaklaşımı; Çalışmanın bireyin tüm beceri ve ilgilerini kullanabilmesine olanak tanıması diğer bir ifade ile içsel ödül görevi görmesi anlatılmak istenmektedir.