GENÇLERE BİR ŞANS VERİN
Sanayinin ve imalat sektörünün kalbinden bir işletmeci olarak ülkemizin kanayan yarasına parmak bastığınız ve gündeme getirdiğiniz için bir mesleki eğitimci olarak çok teşekkür ederim.
Yıllardan beri çırpınıp duruyoruz, feryat ediyoruz ama kuru gürültüler içinde sesimiz maalesef yankı bulmuyor.
Şu cümlenize katılmadığımı vurgulamak isterim, “Zamanında sizden adam olmaz demeyecektik”. Bence ülkemizdeki teknik ve mesleki eğitimin bugün gelmiş olduğu bu noktanın sebebi bu söz değildir. Unutmayalım, bugün ülkemiz sanayisinin kilometre taşları olan sanayiciler (Bunların örneklerini sizin benden daha iyi bildiğiniz biliyorum.) geçmişteki sistemlerde yetiştiler.
Bence gelinen noktanın sorumlusu ne aileler, ne gençler ne de sanayicilerdir. Çünkü bunların hiçbirisi ülkemizde Talim Terbiye Kurulunun belirlediği müfredat programlarına, eğitimle ilgili kanunların ve yönetmeliklerin değiştirilmesine, hazırlanmasına etkileri olmamıştır.
Bence asıl sorumlular mesleki ve teknik eğitimin önemini bugüne kadar tam olarak idrak edememiş olan ülkemizin kıymetli yöneticileri olmuştur.
Sizi bu kanalda yakından izlememe rağmen eğitim durumunuzu bilmiyorum ama ben Sanat Enstitüsü girişli 1973 ve 1976 EML torna Tesviye bölümü mezunuyum.
Mesleki eğitim uygulamalı olmalıdır. Özellikle Temel Talaşlı İmalat Bilgileri (Tesviye, Torna, Freze, Ölçme ve Kontrol, Makine elemanları, Malzeme bilgisi, Mekanik). Geçmişte meslek liselerinde bunların her biri ayrı ayrı birer ders idi. Bugünkü sistemde bunların hepsi ve atölye uygulamaları da dahil olmak üzere tek bir ders adı altında birleştirildi (Temel İmalat İşlemleri) ve bir güne sığdırıldı.
Bu nedenle de bugün kumpasa elini değdirmeden, mikrometreyi görmeden mezun olan makine bölümü öğrencileri sizlerin karşısına geliyor. Okullarda öğretmenler bu kadar sınırlı sürede hangisini öğreteceklerine karar veremiyorlar. Bu sefer tüm uygulamalı dersleri bilgisayar ortamında yani sanal olarak simülasyon programları ile öğretiyorlar.
İşin bir diğer acı yönü de bu çocukları eğitecek Teknik Öğretmen yetiştiren kurumlar kapatıldı. Yerlerine Teknik Eğitim Fakülteleri açıldı ve normal lise öğrencileri bu okullara alındı. Sonuçta uygulamayı bilmeyen, mesleki derslerde yeterli bilgi ve beceriye sahip olmayan meslek öğretmenleri onlarca fakülteden mezun edildi. Tabiki bunlardan atanabilenler (!) de bu sefer okullarda verimli olamadılar.
Şimdi Teknik Eğitim Fakülteleri, Teknoloji Fakültelerine dönüştürüldü ve bu seferde son 1-2 yıldır pedagojik formasyon dersi alan mühendisler bu okullara öğretmen olarak atanmaya başlandı.
Lütfen yanlış anlaşılmasın ben burada hiçbir seviyede gencimizi suçlamıyorum. Bana göre yanlış olanın devletimizin teknik ve mesleki eğitim politikası olduğunu söylemek istiyorum.
Eskiden MEB’ da “Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Sağlık Eğitim Genel Müdürlüğü, Ticaret ve Turizm Eğitimi Genel Müdürlüğü” vardı. Yani her mesleki eğitimin kendi genel müdürlüğü vardı. Genel müdürleri ise o mesleğin duayen hocalarından atanırdı. Ancak son yıllarda tüm mesleki eğitimler tek bir genel müdürlük “Mesleki Eğitim Genel Müdürlüğü” çatısı altında birleştirildi. Bir dönem bu makama genel müdür olarak çocuk hekimi atandığını bilmem biliyormusunuz? Tabiki bunun sonucunda da mesleki ve teknik eğitim bu noktalara geldi. Daha acısı bugün Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine meslek dersi öğretmeni olmayan eğitimciler okul müdürü olarak atanmaktadır.
Peki tüm bu çelişkiler içerisinde meslek liselerinden geçmişteki gibi teknik resmi çok iyi bilen, kumpası, mikrometreyi okuyabilen, matematik ve geometriyi bilen gençler nasıl yetişsin ki…
Bugün meslek liseleri sanayinin ihtiyacı olan teknik elemanları yetiştirmek için eğitim vermiyor, üniversitelere öğrenci yetiştirmek için eğitim veriyor. Tabiki bu gençler bu eğitim sisteminde üniversiteye de gidemiyor, iki arada bir derede kalıp heba olup gidiyor.
Bundan 25-30 yıl önceki mesleki eğitim dikkatlice analiz edilirse doğru yönteme bir nebze ulaşılır kanaatindeyim.
Bence bunun çözümü çok basit;
- Teknik ve Meslek liselerine öğretmen yetiştiren 1-2 akademik kurum yeniden açılmalı (Eskiden olan Yüksek Teknik Öğretmen Okulu gibi). Bu okullara kesinlikle meslek lisesi çıkışlı öğrenciler alınmalı.
- Mesleki okulların müdürleri kesinlikle meslek dersi öğretmeni olmalı.
- Teknik Liselere öğrenci alımı eskiden olduğu 1. Sınıf sonunda belirli derslerde (Türkçe, Matematik, Teknik Resim, Atölye) başarılı olanlar arasından yapılmalıdır.
- Mühendislik fakültelerinde meslek lisesi mezunlarına %25-30 arası kontenjan ayrılmalı. Bu kontenjanlara meslek lisesi öğrencileri kendi branşlarından alınmalı).
- Meslek lisesi mezunlarının ilk üç yıl mesleklerinin devamında çalışmaları durumunda bunlara sigorta muafiyeti getirilmeli ve buradan alınmayan primler onların maaşlarına ilave olarak verilmeli.
- Meslek lisesi mezunları askerlik hizmetini “Temel askerlik” olarak yapmalı veya bedelli askerlikte bunlara indirim uygulanmalı.
Burada birde işin özel sektör tarafına bakalım.
Özel sektörde şunu iyi bilmelidir ki teknoloji, makinalar ve sistemler çok gelişti. Daha komplike ve karmaşık hale geldi. Bu kadar yüksek teknolojiye sahip makine, cihaz, ekipman ve programları kullanacak seviyede teknik elemanların okullarda yetiştirilmesi mümkün değil. Buna ne devletin ekonomik olarak gücü yeter ne de okullarda verilen eğitim süreleri yeter. Ayrıca bugün meslek okullarındaki öğretmenlerin pek çoğu bu teknolojileri öğrencilik yıllarında görmedikleri için bilgi ve pratik eksikliklerinin olması doğaldır.
Bu nedenle firmalar teknik ve meslek okulunda temel eğitimi almış bu gençleri istihdam ettiklerinde mutlaka kullanacakları makine, program ve sistemlerle ilgili eğitimleri firma içi eğitimler şeklinde vermelidirler ya da dışarıdan uzman kurumlardan eğitimler aldırmalıdırlar.
Ama maalesef bugün işletmelerin pek çoğu bu hizmeti devletten ve devlet okullarından bekliyorlar. İşletmeler şunu bilmedirler ki bu pratikte dünyanın hiçbir yerinde böyle bir eğitim mümkün değildir.
Bana göre işletmelerin yaptığı bir başka yanlış da mezun olan her gençten tecrübe soruyorlar. İş tecrübesi olmayan kişilere asla şans vermiyorlar (Verenler varsa onları istisna sayıyorum). Peki okuldan yeni mezun olmuş bir gence siz, biz ya da bir başka çalışma şansını vermezsek bu gençler nerede iş tecrübesini edinecekler. Zaten 1-2 yıl iş bulamayınca da zincir marketlerde ya da moto kurye olarak çalışmaya başlıyorlar. Ama sanayinin ara eleman (Ben buna “Aranan Eleman” diyorum) ihtiyacı bitmiyor tam aksine artmaya devam ediyor.
Özel sektör yöneticilerinden özellikle istirhamım lütfen “Gençlere Bir Şans Verin”. Bizler hepimiz bugünkü bilgi, tecrübe ve pratik bilgilerimizi birilerinin yanında sıfır tecrübeyle işe başlayarak öğrendik. Unutmayalım, ülke bizim, gençler bizi ve sektörlerde bizim. Saygılarımla…